Obezite; fiziksel aktivitenin azalması, enerji yoğunluğu yüksek besin değeri düşük yiyeceklerin, şekerli gazlı içeceklerin, fast-food tarzı besinlerin, şeker ve yağ oranları yüksek paketlenmiş ürünlerin vb. yüksek oranlarda tüketilmesi sonucu oluşan yaşamı tehdit eden bir hastalıktır. Son yıllarda yaygınlığının adeta salgın bir hastalık gibi artması bilim insanlarını farklı tedavi yöntemleri aramaya itmiştir. Tarihi 1950’lere dayanan bariatrik cerrahi de obeziteyi cerrahi yöntemlerle tedavi etmek amacıyla doğmuştur.
Beden Kitle İndeksi (kg cinsinden kilonun metre cinsinden boyun karesine bölümü) 40’tan büyük olan ya da 35’in üstünde olup obeziteye bağlı diyabet, kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, uyku apnesi gibi yandaş hastalıkları barındıran bireylere obezite cerrahisi uygulanabilir. Yaş sınırlaması kişinin durumuna göre değerlendirilir; fakat genel hatlarıyla 17 ve 70 yaş aralığında düşünülebilir.
Bariatrik cerrahi; obezite cerrahı, hemşire, diyetisyen, psikolog ve fizyoterapist vb. birimleri içeren bir ekip çalışmasıyla gerçekleştirilir. Operasyon uygulanmadan önce hastanın bütün birimlerle görüşüp onaylarını alması, operasyon öncesi-sonrası yapması gerekenler konusunda bilgi alması ve bu değerlendirmeler sonucunda doğru yöntemin doğru hastaya uygulanması çok önemlidir.
İlgili konu: Yaz Ayları Öncesinde Beslenme Tavsiyeleri
Bariatrik cerrahide kısıtlayıcı, emilim bozucu veya hem kısıtlayıcı hem emilim bozucu yöntemler kullanılır. Kısıtlayıcı yöntemlerde operasyon sonrası dönemde kişi uzun bir süre bir öğünde ortalama sadece 150g besin tüketebilir, katı ve sıvı besinleri aynı anda tüketemez, birçok besini zamanla tolere etmeğe başlar. Emilim bozucu yöntemlerde de birçok vitamin mineral eksikliği yaşanır, hasta belki de bir ömür boyu besin takviyesi kullanmak zorunda kalır. Besin tüketimi, enerji alımındaki bu düşüş veya tüketilen besinlerden vücudun yararlanmasını engellemek doğal olarak hızlı bir kilo kaybı şeklinde sonuçlanır. Bu hızlı kilo kaybı da vücutta sarkma ve deformasyonlara sebep olabilir.
Bariatrik cerrahiye başvuran kişilerde çoğunlukla kilo verme ve ameliyat sonrası sürecin çok kolay geçeceği düşüncesi olur. Kilo verme konusunda daha önceden olumsuz deneyimleri olduğu için diyetisyenlerden beslenme önerileri duymak istemezler. Kişi dilediğini yiyerek zayıflayacağı duygusuna kapılır. Bu konuda hastaların çok iyi eğitilmesi gereklidir. Yapılan araştırmalar bariatrik cerrahi aday hastalarının operasyondan minumum 6 ay önce diyetisyenlerle kilo verme programlarına başlamalarının obeziteyle mücadelede başarıyı önemli derece arttırdığını göstermektedir.
Operasyon sonrası süreçte hastaların doğru beslenme tercihleri yapması besin eksikliklerinin olmaması açısından çok önemlidir. Hastaların besinleri sindirme durumlarına ve ihtiyaçlarına göre diyetisyenleriyle birlikte beslenme programları planlanmalıdır. Besin alımı artana kadar protein tozları takviye edileceği için operasyon öncesinde hastanın protein tozunu tolere edip edemediği araştırılmalıdır. Operasyon sonrasında da hastaların belirli periyotlarda diyetisyen takibinde olması verilen kiloların geri alınmasını önlemektedir. Hastaların sağlıklı beslenmeyi ve daha aktif bir hayat sürmeyi yaşam tarzı haline getirmeye istekli olması bariatrik cerrahinin başarıya ulaşması için şarttır.
Diyetisyen Gözde Kavak