Burun Ameliyatım Yaklaşırken Grip Olursam?

Ameliyatların tümü için geçerli olan kurallardan birisi; ameliyata girerken önemli bir enfeksiyon, vücut direncini düşüren ateşli bir hastalık halinin olmamasıdır. Burun ameliyatlarından önce de, olabilecek en ideal sağlık koşulları ile ameliyata girilmesi hedeflenir. Enfeksiyon ve hastalıklardan uzak, sağlıklı bir şekilde ameliyata girmek en iyi sonucu almak için gereklidir.

Özellikle kış ayları ve mevsim değişikliklerinde, grip ve nezle gibi üst solunum yollarını etkileyen rahatsızlıklara çok rastlanır. Hastalarımız zaman zaman, ameliyattan birkaç gün önce arayarak, grip veya nezle olduklarını ve bunun ameliyata engel olup olmadığını sorarlar.

İlgili konu: Estetik Ameliyat Öncesi Sigara ve Alkol Kullanımı

Genellikle izlenen yol, hastanın muayenesi takiben ateş ve lökosit sayısı ve kanda iltihap bulgularını araştırmak ve elde edilen sonuca göre karar vermektir.

Ateş yüksek ve lökosit sayısı yüksek ise ameliyatı ertelemek en sağlıklı yol olacaktır. Bunun yanısıra, boğazda kızarıklık, ileri derecede yanma ve ağrı ve burundan akıntı da ameliyatı ertelemek için yeterli sebeplerdir. Hastanın tedavisi tamamlandıktan sonra ameliyatı gerçekleştirmek, ameliyat sürecinde gereksiz sorunlarla karşılaşılmasını engeller.

Kaş Düşüklüğü İçin Botoks

Botoks uygulaması, göz kenarındaki kaz ayakları, alnın enine çizgileri ve kaş arasındaki derin çizgileri azaltmak için etkin bir şekilde kullanılır.

Botoksun çok etkili olduğu alanlardan birisi de kaş düşüklüklerinin giderilmesidir. Kaşın açısı ve yüksekliğinin ayarlanmasında, botoks cerrahi olarak elde edilebilecek sonuçlardan çok daha etkili bir uygulama sağlar. Sadece sonuç geçicidir ve aynı etkinin sürdürülebilmesi için botoks uygulamalarının tekrar edilmesi gerekir.

İlgili konu: Botoksun Etkisi Ne Kadar Sürer, Tekrar Ne Zaman Yapılmalı?

Botoksun kaş düşüklüklerinde uygulanmasında, kaşı aşağı çeken kas ile yukarı kaldıran kas arasındaki denge gözetilerek işlem yapılır.

Kaşın yukarı kaldırılması istenen noktalarında, kaşı aşağı çeken kas botoks ile zayıflatılır. Bu yolla, kaşın kuyruk veya orta kısmını etkilemek ve kaşa arzu edilen yönde bir şekil vermek mümkün olur.

Hamile Kalmayı Planlıyorsam Meme Ameliyatı Olabilir miyim?

Meme ameliyatları, ister meme büyütme, meme küçültme veya meme dikleştirme olsun, meme dokusunu kısmen etkileyen ameliyatlardır.

Özellikle erken iyileşme döneminde meme dokusu içinde de bağ dokusu oluşumu, ödem gibi iyileşme sürecine ait gelişmeler devam eder. Bu süreç içinde hamile kalmak önerilmez. O nedenle kişinin bir iki yıl içinde planladığı bir gebelik söz konusu ise önce gebelik gerçekleşmeli, ameliyat daha sonra yapılmalıdır.

İlgili konu: Meme Ameliyatı Sonrasında Göğüs Silikonu Yumuşama Süresi

Meme ameliyatı olduktan sonra erken dönemde hamilelik, meme boyutunda artışa yol açarak meme formunu değiştirebilir. Bu da göz önünde bulundurulmalı ve yeni bir ameliyat gerekebileceği hatırda tutulmalıdır.

Meme ameliyatı olunması, daha sonra hamile kalmaya engel değildir. Gebelik sürecinde aşırı kilo alınmaması, sütyen kullanılması ve spor yapılması memede oluşabilecek olumsuzlukları en aza indirecektir.

Vectra ve Estetik Cerrahideki Yeri

Vectra, plastik cerrahi alanındaki uygulamalarımıza, özellikle burun estetiği, meme estetiği, yüz estetiği ve vücut estetiğinde planlama aşamasında önemli katkı sağlayan yüksek teknolojili bir alettir.

Üzerine çok sayıda yüksek pikselli dijital kameralar monte edilmiş bir çerçevede, belli prensiplerle elde edilen görüntülerin bir yazılım ile 3 boyutlu görüntülere dönüştürülmesi sistemin esasıdır. Elde edilen bu görüntüler üzerinde, çok sayıda analiz yapmak ve bu analizlerle , yapılacak işlemler üzerinde fikir geliştirmek, elde edilebilecek sonuçlarla ilgili yeni görüntüler yaratarak hastanın tercihlerini anlamaya çalışmak, plastik cerrahlarla hastanın konsültasyon sürecine önemli katkılar sağlamıştır.

İlgili konu: Estetik Ameliyat Öncesi Doğru Doktor Nasıl Seçilir?

Vectra; aslında ilaç endüstrisinde kullanılan gelişmiş bir teknolojinin plastik cerrahiye uyarlanması ile oluşmuştur. Oluşturduğu görüntüler çok ayrıntılıdır. Ama asıl önemli konu bu görüntüler üzerinde sağlayabildiği ölçümler ve analizlerdir. Birkaç dakika içinde, tek tek hesaplanması saatler alacak kadar çok ölçüm, oran ve değeri bize verebilmektedir. Göğüs tabanı, burun uzunluğu ve açıları bu değerler arasındadır.

Vectranın bize sağladığı imkanlar, ameliyat planlaması, karşılıklı iletişim ve hizmet kalitesi açısından uygulamalarımızı bir üst seviyeye taşımış, modern teknolojiyi en geniş anlamıyla günlük pratiğimize sokmuştur.

ThermiTight (ThermiRF) Uygulaması

Radyofrekans cihazlarının Estetik Cerrahi alanına katkısı, son yıllarda giderek artmaktadır. Bu konudaki en yeni ve etkin teknolojilerden birisi ThermiTight olmuştur.

Geliştirilmesinde ABD’nin saygın plastik cerrahlarından birinin yer aldığı bu cihaz; Radyofrekans enerjisini bir ateş çubuğu gibi kullanarak sonuç almaya odaklanmış, oldukça gelişmiş bir cihazdır.

ThermiTight nedir?

Özel olarak geliştirilmiş, ince bir prob, bir yandan radyofrekans enerjisi sağlarken bir yandan ucunda oluşan ısıyı da ölçebilmektedir. Ana cihaz ise, probun ulaşmasını istediğiniz ısı miktarını ayarlamaya, dolayısıyla ısı o noktaya ulaştığında cihazın ürettiği enerjiyi durdurmasına izin verecek şekilde planlanmıştır. Bunların yanı sıra, dışarıdan uygulama bölgesine tutulan termal bir kamera, uygulamanın yapıldığı bölgede ulaşılan ısıyı haritalayarak göstermektedir.

Bütün bunlar ne demektir? ThermiTight ne yapmaktadır?

Önceden uygulama yapmaya karar verdiğimiz, örneğin; çene altı, boyun, kol içi, bacak içi gibi bölgelere lokal anestezi uygulandıktan sonra, küçük bir kesiden yerleştirilen RF probu ile ayarlama yapılan değerlerde ve güçte radyofrekans enerjisi o bölgeye uygulanır. Bir yandan bölgenin ulaştığı ısı değeri termal kamera ile ölçülerek amaçlanan değerlere ulaşılması beklenir. Uygulama bölgesinde bir miktar şişlik olabilir, ancak iş gücü kaybı oluşmaz.

Radyo dalgaları uygulanan bölgede gerilme, kollajen sentezinde artış ve bunların yarattığı iyilik hali görülür.

Vaser Liposuction Nedir, Nasıl Yapılır?

Liposuction (vakumla yağ alma) ameliyatları, P-plastik cerrahinin son 10 yılında tüm istatistiklerde en çok uygulanan işlemlerin başında gelmektedir. Bu kadar çok talep gören bir işlemi kolaylaştıran, daha iyi sonuç alınmasına yardımcı olan teknolojik gelişmeler arasında VASER liposuction özel bir yere sahiptir.

VASER nedir?

Vaser, ultrason enerjisi kullanılarak, ultrasonun yağ dokusuna spesifik etkilerinden yararlanarak yağın parçalanması ve emilmesi tekniğidir. Bu uygulama, liposuction’ın daha önce uygulanamadığı bölgelerde de yapılabilmesine imkan sağlamıştır. Vaser’den önce, daha önce liposuction yapılmış bölgelere tekrar işlem yapmak genellikle zor ve başarısız iken, Vaser ile birlikte, ikincil işlemler mümkün olmuş ve iyi sonuçlar alınabilmiştir.

İlgili konu: Liposuction’da En Fazla Ne Kadar Yağ Alınır?

Vaser, iyileşme sürecinin daha hızlı, ödemin daha az olması ve ağrı, uyuşukluk gibi durumlarla daha az karşılaşılmasını sağlamıştır. Cerraha etkin bir uygulama imkanı verirken güvenlik parametrelerinin yüksek olması emniyetle kullanılmasını sağlamıştır.

Vaser nasıl yapılır?

Vaser, yüksek bir teknolojik cihazdır. Uygulanacak bölge ve derinliklere göre kullanılan probların kalınlığı ve uç özelliklerinde değişiklikler yapmak mümkündür.

Vaser ile liposuction yapılırken önce uygulama bölgeleri çizilir. Sıvı enjeksiyonundan sonra bölgenin genişliği ve uygulanan sıvı miktarı gözetilerek özel problar yardımıyla, ultrason enerjisi uygulanır. Daha sonra, yumuşatılmış yağ rahatlıkla vakumla çekilerek dışarı alınır.

Vaser teknolojisinin bize sağladığı önemli imkanlardan biri; High Definition Lipoplasti olarak adlandırılan tekniktir. Bu teknikte, yağ sadece vakumla aspire edilmekle kalmaz; her bölgenin anatomik özelliklerinden yararlanarak kas kıvrım ve çizgileri daha belirgin hale getirilir. Bu da daha net ve güzel liposuction sonuçları almamıza yardımcı olur.

Vaser teknolojisi, yağ alma işlemlerine yardımcı teknikler arasında, kendini kanıtlamış, güvenli ve etkin, önemli bir yöntemdir.

Üç Boyutlu Baskı Cihazlarının (3D Printer) Estetik Cerrahiye Katkıları

Son yıllarda neredeyse teknoloji ve bilimin her alanında 3 boyutlu uygulamalar ile ilgili yeni haberler okuyor veya görüyoruz. Bu denli önemli bir gelişmeden estetik cerrahinin yararlanması kaçınılmazdı. Günümüzde, gerek estetik gerekse rekonstrüktif cerrahi alanında 3 boyutlu uygulamalardan daha çok yararlanıyoruz.

Bunların başında, 3 boyutlu analiz yapabilen görüntüleme teknikleri gelmektedir. Hasta analizi ve ameliyat planlamasında, neredeyse vazgeçilmez bir araç haline gelen bu uygulamadan elde edilen bilgileri, artık daha somut bir biçimde, 3 boyutlu baskı cihazlarına yollayarak elde edilen baskılarla, kişinin mevcut durumu ve elde edilebilecek sonuçla ilgili örnekler elde edebilmekteyiz.

İlgili konu: Vaser mi Lazer mi? Liposuctionda Hangisi Daha Etkili?

Bu uygulama karar verme sürecini kolaylaştırmakta, cerrah ve hastaya yapılacak işlemin sonuçları hakkında daha somut bilgi vermektedir. Cerrahi uygulama sırasında, bu örnekler ameliyathane ortamında bulundurularak işlemle ilgili kıyaslama yapılabilmektedir.

3 boyutlu baskıların estetik ve rekonstrüktif cerrahi alanında giderek artan bir oranda uygulanacağını düşünüyorum. Günümüzdeki maliyetlerin zamanla azalmasının bunlardan yararlanma sıklığımızı ve işlemlerimizin kalitesini arttıracağı kanısındayım.

Yüz Gençleştirme Ameliyatlarında Derin Plan İşlemlerin Önemi

Yüz gençleştirme ameliyatları ilk başladığında sadece deriyi geren ameliyatlar olarak gerçekleştirilmekteydi. Yüzün hat ve çizgilerinde, ameliyat olunduğunu belli eden bazı işaretlerin yanı sıra ameliyatın olumlu etkisi uzun sürmüyordu.

Yaşlanma sürecinden sadece derinin yüzey değişikliklerinin değil, alttaki bağ dokusunda oluşan gevşekliklerin ve yüzde hacim kayıplarının da sorumlu olduğu anlaşılınca, yüz gençleştirme ameliyatları önemli oranda değişti ve gelişti.

Günümüzde, yüzünde yaşlanma ile başvuran kişilerde temel olarak 3 ana soruna rastlıyoruz. Öncelikle, yüzde, elmacık kemiği ve yanaklarda hacim değişiklikleri, kas ve bağ dokusundan oluşan derin yapılarda gevşeme ve sarkma, ayrıca deride görülen renk, yüzey değişiklikleri, yıpranma bulguları.

İlgili konu: Yüz Germe (Facelifting) Ameliyatını Kimler Yaptırmalı?

Sorun çok boyutlu ve kompleks olunca, tek bir işlem ile sorunları çözmek çoğu zaman yeterli ve başarılı olmuyor. Her soruna dönük, ayrı ayrı işlemleri kombine ederek bir tedavi şeması yapmak daha doğru.

Bunların arasında, sarkan doku ve yapıların, daha gergin ve normal anatomiye uygun bir şekilde gerilmesi, askılanması ve biçimlendirilmesi gerekiyor. Bu nedenle son yıllarda yüz gençleştirme ameliyatları, derin dokuların gerilmesi işlemlerini içerecek şekilde planlanıyor ve uygulanıyor. Daha ince ve titiz bir cerrahi gerektirmesiyle daha uzun ameliyat süreleri gerektirse de, bu uygulama daha etkin, doğal ve uzun vadeli sonuçlar sağlıyor.

Piezo: Burun Estetiğinde Ultrasonik Kesicilerin Yeri ve Yararı

Burun estetiğine genel olarak baktığımızda, yapılan işlerin milimetreler ile ölçüldüğünü söyleyebiliriz. Küçücük değişikliklerin bile önemli bir fark yarattığı bu işlemde, cerrahi aletlerin yapılacak işe uygun dizayn edilmesi giderek daha çok önem kazanmıştır. Bu konuda, son yıllardaki en önemli değişiklik Piezo olarak adlandırılan, ultrasonun yarattığı bir enerji ile kemiği kesen ve şekillendiren bir cihazın kullanımıyla olmuştur.

Piezo, deri ve kıkırdaklara zarar vermeden, oldukça ince bir şekilde, burun kemiğinde kesme ve şekillendirme yapmamıza izin veren ve ses dalgaları ile çalışan bir cihazdır. Yeni geliştirilen başlıkları ile burun estetiğine çok uygun hale getirilmiş ve daha net ve ince kemik kesimleri ve törpülemeleri yapmamıza olanak sağlamıştır.

İlgili konu: Ameliyatsız Burun Estetiği Hakkında

Piezo, sağladığı avantajlarla bize plastik cerrah olarak cerrahi uygulamada çok kolaylık sağlamasının yanı sıra ameliyat sonrası döneminde daha az şişlik ve morluğa yol açarak hastalara da daha sorunsuz bir iyileşmenin kapılarını açmıştır.

Piezo, şüphesiz burun estetiği alanındaki son buluş değildir, ancak; kemiğin şekillendirilmesinde incelik ve üstünlük sağlayan önemli bir teknolojik gelişme olduğunu belirtmek gerekir.

Burun Estetiği Ameliyatında Doktor Seçimi

Burun estetiği Türkiye’de en yaygın yapılan ameliyatlardan biridir. Dünyada burun estetiği konusunda en başarılı ülkeler arasında sayılıyoruz.

Peki bu kadar başarılı cerrah arasında seçiminizi yaparken nasıl bir yol izlenmelidir?

Öncelikle, cerrah ve hasta arasındaki ilişki çok özel ve güvene dayanan bir ilişkidir. Hasta, cerrahının onu anladığını, yeterli deneyim ve bilgiye sahip olduğunu, alanında önde geldiğini ve kendisini titizlikle ele aldığını bilir ve inanır. Cerrah ise hastasının kendisine güvendiğini, onu titizlikle seçtiğini ve süreç boyunca söylediklerine uyulacağını düşünür.

İlgili konu: İdeal Burun Estetiği Nedir?

Aslında, her hasta kendi anlayışına ve inancına uygun bir doktor seçer. Bunu iyiler arasından kendince en iyiyi seçmek olarak adlandırabiliriz. Kendisine önerilen doktorların iyi olduğunu, eldeki referanslarla bilir ve bir araştırmaya girişir. Son olarak, karşılıklı görüşme ile kararını verir ve cerrahi için bir adım atar.

İnsanlar arası ilişkilerde, ilk karşılaşmada 10 saniye içinde karşınızdaki ile bir yargıya vardığınız gibi doktorunuzla görüştüğünüzde de ilk izlenim çok önemlidir. Ancak aslında görüşmeye gelene kadar doktorunuz ile ilgili yaptığınız araştırmalar ve aldığınız görüşler sizde zaten bir ön fikir oluşturmuştur ve ilk görüşmeniz bu alt yapı ile gerçekleşmektedir.