Kalp Sağlığının Korunmasında Hangi Tip Egzersizler Daha Faydalı?

Daha sağlıklı bir yaşam için beslenmeden egzersize her gün yeni öneriler ve uygulamalar tartışılıyor. Son çalışmalardan birisi de koşu ya da yürüyüş gibi dinamik egzersizler yerine, güç antremanları olarak adlandırılan statik egzersizlerin kalp sağlığı açısından daha faydalı olabileceğini ortaya koydu.

St. George Üniversitesi’nde yapılan çalışma 4000 erişkin erkek üzerinde gerçekleştirildi. Kardiovaskuler risk faktörleri gözden geçirildiğinde, statik güç egzersizlerinin dinamik olanlardan daha fazla koruyuculuk sağladığı belirlendi. Statik egzersiz yapanlarda, hipertansiyon, obezite, şeker hastalığı ve kolesterol yüksekliğine daha az rastlandı.

İlgili konu: Dünyanın En İyi ve En Kötü Diyetleri

Aslında bu iki tip çalışmayı kıyaslamak teknik olarak çok kolay değil. Birçok kişi, statik ve dinamik egzersizleri bir arada yapmakta ve bu nedenle hangisinden daha çok yararlanıldığı anlaşılamamaktadır. Bu çalışma iyi bir örnekleme ile bu kıyaslamayı gerçekleştirmiş ve statik çalışmaların en az dinamik olanlar kadar yararlı olduğunu ortaya koymuştur.

Akne İzlerinin İyileştirilmesinde Basit Bir Tedavi

Akne, ergenlik döneminde genellikle aktif olarak yaşanan ve bıraktığı izlerle kişinin hayatını olumsuz etkileyen bir durumdur. Akne izlerinin tedavisi için çok sayıda uygulama tarif edilmiştir. Bu uygulamalar genellikle derinin yüzeyini etkileyen soyma, aşındırma gibi yöntemlerdir ve doktorlar tarafından ofis şartlarında uygulanır.

Tazarotene isimli bir jel ile evde yapılan tedavileri araştıran Hintli bir araştırma gurubu, elde ettikleri sonucun iğne ve soyma işlemleri ile yapılan tedavilerle benzer olduğunu ortaya koymuşlardır.

İlgili konu: Süt Ürünleri Akneye Yol Açar mı?

Çalışma oldukça basit bir şekilde planlanmış, 34 olgunun yüzlerinin bir yarısında iğneli tedaviler kullanılırken (dermaroller, dermabrazyon gibi) kişilerin yüzlerinin diğer yarısına evde, Tazarotene jel uygulamaları istenmiştir.

Daha sonra 3 ve 6 aylık periodlarla, bağımsız dermatologlar tarafından yapılan değerlendirmelerin yanı sıra, tedavi uygulanan kişilerin memnuniyet oranı incelenmiş.

Kantitatif değerlendirmede, her iki grupta da sonuçlar iyi ve benzer bulunurken kalitatif skorlarda önemli bir iyileşme gösterilememiştir. Tedavi süresince ciddi bir komplikasyona rastlanmamış. Sadece olguların yüzde 13’ünde deride kuruluk, yüzde 22’sinde soyulmaya rastlanmış, ancak bunlar hastalar tarafından iyi tolere edilmiştir.

Yüz Nakillerinde Son Gelişmeler

Yüz nakilleri önce bir hayalle başladı, uzun deneysel çalışmalarla geliştirildi ve sonunda gerçekleştirildi. Tüm dünyada bugüne kadar 40 civarında yüz nakli yapıldı. Tıp tarihinde çok önemli bir mihenk taşı olmakla birlikte, henüz ideal hale gelmiş bir uygulama değil.

Doku nakillerinde görülen bağışıklık sorunlarının çokluğu ve zorluğu, yüzün fonksiyon ve mimik kazanmasındaki yetersizlikler nedeniyle, yüz nakilleri hala emekleme çağında diyebiliriz.

İlgili konu: Yüz Gençleştirme

New York Üniversitesi’nde yapılan 3. yüz naklinde teknolojiden yararlanılarak yapılan bazı uygulamalar, yüz nakilleri açısından çok önemli katkı sağladı. Bir intihar girişimi nedeniyle yüzünün kemikler dahil olmak üzere büyük bir bölümünü kaybeden bir hastaya yapılan yüz nakli, alt ve üst çene kemiklerini, 32 dişi birlikte içerecek şekilde planlandı.

Gerek ameliyat öncesi, gerekse ameliyat sırasında 3 boyutlu simulasyon ve görüntüleme tekniklerinden yararlanılarak kemiklerin alıcı yüzle bütünleştirlmesinin mükemmel olması sağlandı. Teknolojinin ameliyat içinde planlama amacıyla kullanılabilmesi konusunda sağlanan imkanlar, yüz nakillerinde karşılaşılabilen önemli sorunların bir kısmını çözme konusunda yardımcı olabilecek. Alıcı ve verici arasında farklılıklardan kaynaklanan boyut uyuşmazlıklarının giderilmesinde 3 boyutlu teknolojilerin katkısı bu olguyla kanıtlanmış oldu.

Burun Ameliyatlarından Sonra Solunum Sıkıntısı

Burun ameliyatları çoğu zaman estetik nedenlerle yapılsa da, başvuran kişilerin önemli bir kısmında eşlik eden solunum zorlukları da vardır. Ameliyat planlamalarında, solunumun daha iyi olması için varsa septum eğrilikleri ya da burun içindeki etlerde mevcut büyümelerin küçültülmesi gibi ilave işlemler eklenir. Bu uygulamalar ile birlikte ameliyattan sonra kişinin burnundan daha rahat nefes alması çoğu zaman mümkündür.

Ancak bir grup hastada, ameliyattan önce solunumla ilgili bir şikayet olmamasına rağmen ameliyattan sonra nefes alıp vermekte bir zorlukla karşılaşılması, gerek kişilerin anatomilerinin, gerekse ameliyatta yapılan bazı işlemlerin gözden geçirilmesine yol açmıştır.

İlgili konu: Dikişsiz Burun Ameliyatı Hakkında

Ameliyatta, burnun küçültülmesi için yapılan işlemlerin bir bölümünün burun içindeki anatomiyi daralttığı söylenebilir. Neden bazı hastalarda bu durum daha belirgin, bazı hastalarda belirsiz olmaktadır? Bu soruya cevap verebilecek bir çalışma son günlerde yayınlandı. Burun anatomisinin kemik ve kıkırdak oranlarının incelendiği çalışmada, kısa burun kemiklerine sahip kişilerde (burun uzunluğunun yarısından daha kısa kemik olması) septumun boyutları ve solunum alanının estetik ameliyatlardan daha çok etkilenebilecek özellikte olduğunu ortaya koydu.

Bu bilgi ile, kısa burun kemiklerine sahip kişilerin estetik ameliyatlardan sonra daha çok solunum sıkıntısı yaşayabilecekleri ve bunun için ilave önlem alınması gerektiği söylenebilir.

Penis Büyütme Amacıyla Kullanılan Dolgular: İşler Ters Gidebilir mi?

Penis boyunun yeterli büyüklükte olmadığını düşünen erkekler, cerrahi veya kozmetik işlemler için doktorlara başvururlar. Ancak, yapılan girişimlerin önemli bir kısmında sorunlarla karşılaşılmakta ve bu sorunların düzeltilmesi zor olabilmektedir.

Uluslararası Androloji Derneği’nin yaptığı bir araştırma, porno seyreden erkeklerin daha büyük bir penis talebi olduğunu ortaya koydu. Erkeklerin bu konuda yetersiz bilgileri milyonlarca dolarlık bir endüstri oluşmasına yol açtı. Gerek ilaçlar, gerek dolgularla penis büyütme işlemlerine başvuruldu. Ancak, bu uygulamaların gerçekten işe yaradığına dair bilimsel bir sonuç ortaya konulamadı.

İlgili konu: Erkekte Göğüs Küçültmeyi (Jinekomasti) Kimler Yaptırmalı?

Aynı şekilde, cerrahi olarak penisin bağlarının kesilmesi, daha uzun görünen ama erekte bölümde bir değişikliğe yol açmayan penislere yol açtı.

Son yıllarda, penisin çapını arttıran girişimlerde ciddi bir artışa rastlandı. Oldukça pahalı ve dolgu ile gerçekleştirilen bu yöntem, sorgulanması gereken bir yöntem.

Kişinin kendi yağı veya hyalunorik asit kullanılarak yapılan bu işlemlerin etkinliği tartışmalı, tekrarlanmaları gerekiyor ve bazı komplikasyonlara yol açıyor. Ele gelen sertlikler, sıvı artışı gibi komplikasyonların düzeltilmesi de bazen çok güç olabiliyor.

Kriyoablasyon (Dondurarak) Tedavi: Meme Kanserine Alternatif Tedavi

Bir araştırma merkezinde yapılan yeni bir çalışma, erken evrede yakalanan meme kanserlerinde, cerrahi tedavi uygulanmadan, radyolojik olarak tümörün yerinin saptanması ve dondurulması (Kriyoablasyon) şeklinde bir tedavi yönteminin etkin olabileceğini ortaya koydu. Çalışmayı yürüten bilim adamı Dr. Tomkovich, sonuçların beklentisinin çok üzerinde olduğunu belirtti.

Bu gelişmenin arkasında, özellikle görüntüleme tekniklerindeki gelişmelerin büyük payı olduğunu belirtmek gerekir. Giderek daha küçük kanserli dokuların farkedilebilmesi sayesinde alternatif tedavi yöntemleri gündeme gelmiştir ve kriyoablasyon bu tedavi seçeneklerinden bir olmuştur.

İlgili konu: Meme Kanseri Olanlarda Diğer Meme Alınmalı mı?

60 kadında yapılan ve hormon reseptörleri pozitif olan, tümor çapı 1,5 cm’den küçük olan kanserlerde, ultrason eşliğinde yapılan girişimle, tümörlerin çevresinde bir buz küresi oluşturularak tedavi uygulanmış.

Hiçbir yan etkiye rastlanmadan %100 iyileşme sağlanması üzerine, Kriyoablasyon yani dondurarak tedavi küçük tümörlerde cerrahi yerine bir tedavi alternatifi olarak kabul görmüş.