Ameliyat Sonrası Meme Uçlarının Yukarıda Kalması

Meme küçültme ve meme dikleştirme ameliyatlarının temel amaçları; memenin şekillendirilmesi, yayılmış memenin konik şekline kavuşturulması, sarkmış meme ucunun yükseltilmesi, memenin üst kutbu boşalmışsa doldurulmasıdır.

Bunları sağlamak için yapılan ameliyatlarda dikkatli bir planlama yoksa bazı sorunlar kaçınılmazdır. Meme ameliyatlarının çizimleri sırasında, hastanın özellikleri gözetilmeden herkeste meme ucunun 20 cm’e yerleştirilmeye çalışılması (köprücük kemiğinden meme ucuna olan mesafenin) ameliyattan sonra geç dönemde meme ucunun aşırı yükseltilerek doğal olmayan bir şekilde yukarı, neredeyse tavana bakacak şekilde yer almasına yol açar.

İlgili konu: Karından Alınan Yağ ile Meme Ameliyatı Yapılabilir mi?

Bu hem teknik hatadır hem de planlama hatasıdır. Düzeltilmesi son derece zordur, bazen imkansız bile olabilir. Memenin yer çekimi karşısındaki davranışı, ameliyat tekniklerinde gelişmeler ve planlamada ayrıntıların dikkate alınması ile bu soruna rastlanması olasılığı neredeyse ortadan kalkmıştır. Planlama sırasında meme ucunun aşırı yükseltilmeye çalışılması, günümüzde kabul edilemez ve teknik bir hata olarak adlandırılır.

Eskiden yapılan ameliyatlarda bu soruna rastlanmışsa meme ucunu yukarıdan doğal yerine kaydıracak bazı teknikler uygulanabilir. Bunların limitleri, ne oranda gerçekleştirilebileceği muayene ile belirlenir.

Endoskopik Yüz Germe Ameliyatını Kimler Olmalı?

Endoskopik yüz germe ameliyatının gerçekten etkili olduğu iki alan vardır. Bunlardan ilki alın ve kaş bölgesidir. Saçlı deride yapılan küçük kesiler ile alın tümüyle serbestleştirilir, kaşlar yükseltilebilir ve kaş ortasındaki kaslar zayıflatılarak kaş arası ve alın çizgileri azaltılır. Büyük kesiler olmadan ameliyatın gerçekleştirilmesi hem iyileşme sürecini hızlandırır, hem de uzun dönemde önemli bir iz kalmamasına yol açar.

İlgili konu: Thermage Radyo Dalgaları ile Ameliyatsız Yüz Gençleştirme Hakkında

Endoskopik yüz germe ameliyatlarının etkili olduğu ikinci alan ise orta yüz bölgesidir. Klasik yüz germe ameliyatlarında, kulak önünden yapılan kesi ile orta yüz bölgesinin sarkıklığının giderilmesi çok özel tekniklerle mümkündür, ancak endoskopik girişim bu alanda önemli avantajlar sunabilir. Saçlı deri bölgesinden veya alt göz kapağından girilerek orta yüz bölgesi dokuları serbestleştirilir ve dikey yönde askılanır. Bu işlem son derece etkindir ve yıllar içinde yanak dokusunda dudağa doğru oluşan yığılmayı giderir, gençlik hatlarının oluşmasına yol açar.

Endoskopik yüz germe ameliyatı nispeten daha genç hastalara uygulanabilecek bir tekniktir. Alt yüz ve boyun bölgesinin gerilmesinde pek yeri yoktur. Deri ve bağ dokusunun fazla bölümünün çıkarılması endoskopik ameliyatlarda mümkün değildir. Bazen her iki tekniğin birleştirilmesi gerekebilir.

Solunum Zorluğu Ameliyatları Burun Spreylerinden Daha Ekonomik Olabilir

Burun etlerinin büyümesinin yol açtığı solunum zorluklarının alternatif tedavileri arasında burun spreyleri yaygın olarak kullanılır. Bunların etkileri bazen çok üst düzeydedir ve hızlı bir rahatlama sağlarlar. Belirli aralıklarla şikayetler tekrar ettiğinde yeniden kullanılabilen bu ilaçlar bazı durumlarda etkili olamazlar.

Kronik burun eti sorunlarının giderilmesinde kullanılan burun spreylerinin yıllar içinde oluşan maliyetine bakıldığında ciddi rakamlara ulaşabilmektedir. Alternatif olarak burun etleri için yapılan cerrahi girişimler, radyofrekans, lazer kullanımı ve daha farklı tekniklerle bazen kalıcı, bazen uzun sureli fayda sağlamak mümkündür.

İlgili konu: Burun Ameliyatı ile Nefes Alma Zorluğu Giderilir mi?

Cerrahi bir işlem olmaları ve uygulama maliyetleri bazen bu sorunlara sahip kişilerin bu teknikleri tercih etmemelerine vu uzun sureli sprey kullanımının tercih edilmesine yol açmaktadır.

Bu konudaki en sağlıklı kararı muayenenizi takiben doktorunuzun vermesi uygun olur. Maliyet açısından kıyaslama yapılırken sprey tedavilerinin zaman içindeki toplam maliyetine bakılmasında yarar vardır.

Memenin Boşaltılması ve Yeniden Onarımı Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Meme kanserinin giderek artması, ailesinde meme kanserine rastlanan kişilerin endişeleri ve genetik analizlerinin sonuçlarının sağladığı bilgilerle, meme kanseri henüz oluşmadan, koruyucu amaçla memenin boşaltılarak meme onarımı yapılması sık yapılan bir işlem olmuştur.

Meme kanserine yakalanma riski yüksek olanlar bu işlem için başvurduklarında, genellikle bazı konularda yeterince bilgiye sahip değillerdir. Yapılacak işlemi, pür estetik amaçla yapılan meme silikonu ameliyatı sananlara bile rastlanır. Halbuki silikonla meme büyütme ameliyatında mevcut meme korunarak işlem yapılırken koruyucu meme boşaltma işleminde deri dışında meme dokusu çıkarılmakta, bu sırada meme dokusu içindeki süt kanalları, damar ve sinir yapıları da alınmaktadır. Sadece derinin korunduğu ve çeşitli yöntemlerle memenin biçim ve hacminin bazı doku kaydırma teknikleri ve silikon protezlerle oluşturulduğu bu ameliyatta, memenin duyusu sağlanamamakta, ne kadar iyi bir teknik kullanılsa da bazı düzensizlikler, ek işlem gerektirecek deformiteler ile karşılaşılmaktadır.

İlgili konu: Meme Kanseri Ameliyatı Sırasında Meme Protezleri ile Onarım

Onarım sırasında veya daha sonra memeye yağ enjeksiyonu yapılması, gerekirse protez değişikliklerine gidilmesi gerekebilir. Yapılan çalışmalar, meme revizyonu denilen ve düzeltme amacıyla yapılan ek girişim oranlarının diğer meme ameliyatlarına kıyasla daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur.

Memesi boşaltılarak yeniden meme yapılan kişilerde 5 yıl içinde ikinci bir ameliyat gereksinimi %20 civarındadır. Yüksek revizyon oranına rağmen, meme kanserine yakalanma olasılığı yüksek kişilerde koruyucu amaçlı meme boşaltma ve aynı anda meme onarımı işlemi, kanser riskini azaltan ve memeyi biçim olarak ideale olabildiğince yakın hale getiren, ancak his ve fonksiyon sağlayamayan önemli bir seçenektir.

Yüz ve Boyunda Botoks Kullanımı ile İlgili Yenilikler

Botox özellikle, göz çevresi ve alındaki kırışıklıkların giderilmesiyle ilgili kullanımıyla estetikte büyük devrim yapmış bir nörotoksindir. Bu bölgedeki yararlarıyla zaman içinde endikasyonları artmış ve kendine başka kullanım alanları yaratabilmiştir. Yüz ve boyun bölgesinde botoxun kullanımı ile ilgili yenilikler şunlardır:

– Tavşan çizgileri, burun üzerinde mimikle oluşan ve tavşan çizgisi olarak adlandırılan eğimli çizgiler botoxla giderilebilir.

– Dudak çevresi çizgileri; sigara veya barkod çizgileri olarak da adlandırılan çizgiler tamamen yok edilemese de botox uygulaması ile azaltılabilir. HA kombinasyonu bu çizgilerin giderilmesine daha fazla katkı sağlar.

İlgili konu: Botoksun Etkisi Ne Kadar Sürer, Tekrar Ne Zaman Yapılmalı?

– Dudak köşesinden çeneye doğru uzanan kıvrım; Marionette hattı, bu kıvrım botox enjeksiyonu ile yumuşatılabilir.

– Yanaklarda ince çizgiler; sulandırılmış ve düşük doz botox ve bunun HA ile kombinasyonu ince yanak çizgilerinin azaltılmasında yararlıdır.

– Boyunda kas plileri ve çizgiler; Platisma kası boyunda yer alan ince ve geniş bir kastır. Bu kasın liflerinin ayrışarak belirli noktalarda yoğunlaşması, boyunda kas plileri ve çizgilere yol açar. Botox bunları kırarak daha genç bir boyun görüntüsü oluşmasına ve çene yüz geçişinin daha iyi olmasına yardımcı olur.

Liposuction Ameliyatı Sonrası Kaç Günde İyileşilir?

Liposuction ameliyatı sonrası iyileşme süresi yapılan işlemin genişliğine bağlıdır. Sadece diz içi veya boyundan yağ alındığında, neredeyse hiç iş gücü kaybı olmazken bel, karın, kol ve bacakları içine alan yaygın bir liposuction’da iyileşme süreci daha uzun olacaktır.

Liposuction, küçük giriş noktalarından girerek ince tüplerle yağ alınması işlemidir ve büyük ameliyat kesileri içermez. Derinlik olarak çalışılan alan ise deri altı yağ dokusudur. İyileşme sürecini belirleyen ise deri altında yapılan travmanın sonucudur. Atravmatik teknikle yapılan ve aşırı ödem oluşmayan bir liposuctionda, işlemi takip eden ilk 2 günde biraz ağrı, hareket güçlüğü ve hassasiyet yaşansa bile 3. günden itibaren ödemler gerilemeye başlar ve kişi daha rahat hareket edebilir.

İlgili konu: Liposuction Ameliyatı Sonrası Kilo Almak Nasıl Önlenir?

Liposuctionda genel olarak gündelik hayata çok çabuk başlanabilse de şişliklerin tamamen geçmesi ve sonucun alınması haftalar, hatta ayları bulabilir. 3. haftadan sonra sonucu yavaş yavaş görmek mümkün iken tamamen iyileşme 3 ayı bile bulabilir.

Liposuction işlemi sonrasında en çok görülen yanılgı, işlemin hemen ertesinde, ilk haftada kişilerin tartıya çıkması ve zayıflama beklerken, ödemin beklenen ağırlığı ile kilolarının değişmediği, hatta arttığını gördüklerinde yaşadıkları şaşkınlıktır. Bu durumun doğal olduğu ve ilerki günlerde hızla düzeleceği hatırlatılmalıdır.

Burun Ameliyatı Sonrası Yapılmaması Gerekenler

Burun ameliyatında burnun kıkırdak ve kemikleri şekillendirilmiş, içinde septum ve konka denilen yapılar, sorun varsa elden geçirilmiştir. İlk günlerde, şişlik ve morluk, ayrıca burun içinden hafif sızıntı beklenebilir. Tüm travmalarda olduğu gibi vücut dinlenerek rahatlatılırsa iyileşmeye katkı sağlar. Sedanter bir kaç gün, yorulmamak, soğuk tedavileri uygulamak iyileşmeye olağanüstü katkı sağlar ve bulgular hızla geriler.

Sonraki süreçte, özellikle dikkat edilecek konular, travma almamak, burnu çarpmamak, gözlük gibi baskı yapabilecek şeylerden uzaklaşmak ve çok sıcak ortamlar, hamam, sauna ve buhar gibi şişliği arttırabilecek konulardan uzaklaşmaktır.

İlgili konu: Nefes Alırken Zorluk Yaşayanlar İçin Estetik Burun Ameliyatı

Burun ameliyatlarından sonra en kötü senaryo, ameliyatı izleyen haftalarda, buruna sert bir darbe almaktır. Kucağa alınan bir çocuk, dikkatsizce açılmış bir dolap kapağı veya kalabalık bir ortamda alınan bir dirsek darbesi buruna zarar verebilir. Ameliyat ödemleri devam ederken alınan darbenin verdiği zararı anlamak da çok kolay değildir. Çekilen filmler de yanıltıcı olabilir.

Bu nedenle, özellikle ilk haftalarda ameliyatlı burunu korumak daha önemlidir ve hafife alınmamalıdır. Ameliyatı izleyen 3-4 ay içinde burun direncine kavuşur ve travmalara karşı daha dayanıklı bir hal alır. Bu noktadan itibaren ameliyatlı bir burnun ameliyatsız bir burundan travmalara dayanıklılık için pek bir farkı kalmaz. Aşırı bir korumacılık olmadan günlük hayat devam ettirilir.

Popo Büyütme Ameliyatlarını Kimler Yaptırmalı?

Poponun şekli ve büyüklüğü, vücut formunun belirlenmesinde çok etkilidir. Bacak boyunu ve bel kıvrımını ortaya çıkaran asıl unsur poponun özellikleridir. Popo ve bacak arasındaki geçiş ile popo ve bel arasındaki derinlik, kadınsı özellikleri ortaya çıkarır.

Poponun şekli ve büyüklüğü, popo kasları, bu bölgedeki yağ dokusunun kalınlığı ve yoğunluğu, derinin elastikiyeti ve miktarının yanı sıra, kalça kemiğinin biçimi ve açıları ile de çok ilgilidir. Kemikle ilgili değişiklikler yapılması neredeyse imkansız iken, yağ dokusunun dağılımı değiştirilebilir ve kullanılacak protezlerle popo biçimlendirilebilir.

İlgili konu: Popo Kaldırma Ameliyatı Kimler İçin Uygun?

Genetik nedenler, kilo değişiklikleri, sportif aktiviteler ve yaşla birlikte kalçada oluşan değişiklikler bir müdahaleyi gerektirebilir. Popo yassılaşırsa ve hacim kaybı oluşursa genellikle 2 seçenek söz konusudur.

Vücudun diğer bölgelerinden alınabilecek fazlaca yağ varsa, liposuction ile alınan yağ kalçanın şekillendirilmesinde kullanılır. Bazen 300-400 cc kadar yağ enjeksiyonu yapılabilir.

Alternatif olarak, kalçaya çeşitli tip ve volüme sahip silikon protezler yerleştirilebilir. Bunların yerleştirilmesinde her iki kalça arasındaki kıvrımdan yapılan bir kesi kullanılır ve genellikle protez kas arasına yerleştirilir. Popoya protez yerleştirilmesini takiben birkaç hafta oturmada güçlük, gerginlik ve hareket kısıtlılığı olabilir. Uygun protez seçilmezse, komplikasyon oranı artabilir ve istenmeyen sonuçlar çıkabilir. Yağ uygulamaları nispeten daha güvenli işlemlerdir ama onlarla sağlanacak sonuçlar da kısıtlıdır.

Dudak Dolgunlaştırma Yöntemleri

Dudağın dolgunlaştırılması için volümünün arttırılması gerekir. Bunu sağlayacak maddenin doğal olması, vücuda bir zarar vermemesi ve bir reaksiyona yol açmaması, ağrı yapmaması ve bakıldığında da doğal durması istenir. Geçici olsa da bunu sağlayan en pratik madde; hyalunorik asittir (HA).

HA hem volüm arttırıcı olarak hem de dudak konturlarını şekillendirmede başarıyla kullanılabilir. Uygulama basittir, dudak bir kremle uyuşturulur ve enjeksiyon yapılır. Bazen ilk birkaç gün, şişlik ve morluk oluşabilir. Hızlıca toparlar.

İlgili konu: Kimler Dudak Estetiği Yaptırmalı?

Dudağa HA uygulaması pratik ve etkin olmasına karşın geçicidir. Etki 6-10 ay arasındadır ve tekrarı gerekir. Daha uzun etkili enjeksiyon ajanları genellikle reaksiyona yol açarlar ve görünümleri de dikkati çekecek kadar doğallıktan uzaktır. Poliamid denilen ve vücutla çok uyumlu olmayan bu maddelerin bazen oluşturduğu sorunları cerrahi yolla bile gidermek çok zordur.

Dudağın belirginleştirilmesinde yağ enjeksiyonları da sıkça denenmiştir, ancak başarı oranı çok düşüktür. Genellikle sonuçları öngörülemez ve bazen düzensizlik oluşabilir. Bu nedenle, yağ enjeksiyonları dudak şekillendirmede çok öncelikli olarak değerlendirmemekteyiz.

Dudağa yerleştirmek üzere tasarlanmış silikon veya süngersi maddeler zaman zaman çok popularize edilse de bunların doğal olmayan sonuçları ve bir süre sonra sorun çıkarmaları nedeniyle yaygın kullanımları yoktur.

Özetle, dudak dolgunlaştırılmasında, cerrahi yöntemler dışında en etkili yöntem HA uygulamalarıdır.

Radyofrekans Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Yüksek teknolojinin estetik alanına katkıları arasında, radyofrekans uygulamaları çok özel bir yere sahiptir. Cerrahi ve cerrahi olmayan radyofrekans uygulamaları estetik uygulama sonuçlarını geliştirmiş ve radyofrekans cihazlarını cerrahlar için vazgeçilmiş kılmıştır.

Ameliyatsız radyofrekans uygulamaları öncelikli olarak yüzde daha sonra da vücudun çeşitli yerlerinde sıkılaşma, yağ azaltma ve kırışıklık gidermede kullanılmıştır.

İlgili konu: Thermage Radyo Dalgaları ile Ameliyatsız Yüz Gençleştirme Hakkında

Radyofrekans uygulamaları çeşitli biçimlerde gerçekleştirilmektedir. Monopolar uygulama adı altında, derinin yüzeyinden yapılan ve derinin değişik derinliklerine nüfus eden uygulama bir altın standart haline gelmiştir. Bu teknolojiyi geliştiren marka Thermage’dır. Son gelinen nokta CPT teknolojisi adı altında eklenen bir vibrasyon hissi ile ağrı algısının azaltılmasıdır.

Daha invazif bir teknoloji olan thermi-lift ise basit bir ofis cerrahisi işlemidir. Burada, deri altına lokal anestezi altında sokulan bir prob yardımı ile radyofrekans doğrudan deri altında uygulanabilmekte ve istenilen bölge ve katman doğrudan hedef alınabilmektedir.

Her iki uygulama da cerrahların gündelik pratiği içinde ağırlıklı bir yer almış ve başta yüz olmak üzere, kol, bacak, karın ve birçok vücut bölgesinde kullanılmaktadır.